Bayram tatilinde 6 bin nüfuslu ilçeye 130 bin kişi geldi.

Bartın'ın 6 bin 600 nüfuslu tarihi ve turistik ilçesi Amasra'ya 9 günlük Ramazan Bayramı tatilinde 33 bin 489 araç giriş yaparken, günübirlik tatilcilerle birlikte yaklaşık 130 bin kişi ilçeyi ziyaret etti. Amasra Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Boran, 9 günlük bayram tatilinin oldukça güzel geçtiğini belirterek, "Şirin ilçemizdeki otel ve pansiyonlarımızın tamamı doldu" dedi.

UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan, Amasra Kalesi'nin yer aldığı, Batı Karadeniz'deki yaz turizminin önemli bölgesi olan Amasra ilçesinde Ramazan Bayramı tatilinde 5 bin yatak kapasiteli otellerin tamamı doldu. Bakir koyları, tarihi mekanları, doğayla bütünleşen güzelliklerinin yanı sıra balık ağırlıklı mutfak kültürüyle de tatilcilerin ilgisini çeken 6 bin 600 nüfuslu Amasra'yı günübirlik tatilcilerle birlikte Ramazan Bayramı tatili boyunca yaklaşık 130 bin kişi ziyaret etti. 

KURBAN BAYRAMINDA 300 BİN TATİLCİYİ AĞIRLAMIŞTI

Amasra, geçen yıl 9 günlük Ramazan Bayramı tatilinde 150 bin, 9 günlük Kurban Bayramı tatilinde ise 300 bin tatilciyi ağırlamıştı. Bartın Emniyet Müdürlüğü'nün kayıtlarına göre; ilçeye arife günü 2 bin 631, bayramın 1'inci günü 4 bin 614, bayramın 2'nci günü 5 bin 957 ve bayramın 3'üncü günü bin 398, bayram sonrası çarşamba günü 2 bin 830, perşembe günü 3 bin 7, cuma günü 3 bin 519, cumartesi günü 2 bin 801 ve pazar günü 2 bin 786 araç girişi oldu. İlçeye 9 günlük bayram tatili boyunca 33 bin 489 araç giriş yaptı.

"DOLULUĞUN KURBAN BAYRAMI'NDA DA YAŞANMASINI BEKLİYORUZ"

Amasra Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Hüseyin Boran, "9 günlük bayram tatili oldukça güzel geçti. Özellikle çevre iller ile İstanbul ve Ankara'dan yoğun şekilde ziyaretçi ilçemize geldi. Şirin ilçemize 33 bin araç girişi olurken, 5 bin yatak kapasiteli otel ve pansiyonlarımızın tamamı doldu. Ramazan Bayramı tatilini çok güzel geçirdik. Yaşadığımız, kalabalık yaz ayları için de umut oldu. Misafirlerimizi en iyi şekilde ağırladık. Bu doluluğun Kurban Bayramı'nda da yaşanmasını bekliyoruz. Kaymakamlık ve dernek olarak önümüzdeki yaz sezonu ve Kurban Bayramı için çalışmalarımıza başladık" diye konuştu.

Trump'tan Çin'e yeni tehdit: Yüzde 34'lük vergiyi çekmezlerse, yüzde 50 ek vergi uygulayacağız.

ABD ile Çin arasındaki gümrük vergisi gerilimi tırmandı. Donald Trump'ın geçtiğimiz hafta gümrük tariflerini duyurmasının ardından ABD'ye aynı oranda yüzde 34 gümrük vergisi uygulayacağını açıklayan Çin'e cevap geldi.

ABD Başkanı Trump, yüzde 34 vergi getirdiği Çin'i bir kez daha tehdit etti. Trump sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Çin'in yüzde 34'lük vergiyi iptal etmemesi durumunda, 9 Nisan'dan itibaren yüzde 50 ek gümrük vergisi uygulayacaklarını kaydetti.

Trump, şunları söyledi: "Çin uzun vadeli ticaret suistimallerine ek olarak getirdiği yüzde 34'lük artışı yarına kadar geri çekmediği takdirde, Amerika Birleşik Devletleri, 9 Nisan itibarıyla Çin'e yüzde 50 ek gümrük vergisi uygulayacaktır. Ayrıca, Çin'in bizimle görüşme talebi doğrultusunda sürdürülen tüm görüşmeler sona erdirilecektir. Görüşme talebinde bulunan diğer ülkelerle ise müzakereler derhal başlatılacaktır."

Ekonomide Herkesin Bilmesi Gereken 10 Terim

Finansal okuryazarlık gibi ekonomik okuryazarlık da bireylerin, finansal durumlarını kontrol edebilmek ve varlıklarını yönetebilmek için öğrenmesi gereken bir kavramdır. Ekonomik okuryazarlık, insanlara kendi ekonomilerini anlamalarını ve kendilerini doğrudan veya dolaylı olarak etkileyecek olayları yorumlayabilmelerini sağlar. Uluslar da, vatandaşlarının kritik konuları anlama ve değerlendirme yeteneğini geliştirdiği için ekonomik okuryazar bir nüfusa sahip olmaya çalışır. Bu anlayış, bireylerin aktif desteğine ve katılımına dayanan demokrasilerde özellikle önemlidir.

Ekonomik okuryazarlık aynı zamanda kişinin ev satın alması veya borsaya yatırım yapması gibi daha mikro ekonomik alanlarda da karar alıp verebilmesinde etkin rol oynar. Tabi bu tip kararlar profesyonel yardım alarak da verilebilir. Ancak çoğu durumda bir bireyin yapacağı yatırımlarda hâkimiyet sahibi olması, alacağı profesyonel yardımı da en etkin şekilde kullanmasını sağlayacaktır. Ayrıca nihai karar, danışman tarafından değil, birey tarafından verilecektir. Bu nedenlerle ekonomik okuryazarlığa sahip olan bir birey ömrü boyunca karşılaşacağı iktisadi kararları kendi kendine ve güvenle verebilecektir.

Bu yazımızın amacı ekonomik okuryazarlığı teşvik etmek ve herkesin bilmesi gerektiğini düşündüğümüz ekonomi terimlerini açıklamaktır. Burada açıklamaya çalıştığımız terim ve kavramlar genel, halk arasında sıkça karşılaşılan veya karşılaşılması muhtemel ve anlaşılması kolay terim ve kavramlardır.

1. Ekonominin iki ana akımı: Mikroekonomi ve Makroekonomi

Mikroekonomi; ne, nasıl ve kimler için üretilecek gibi soruları cevaplar. Aynı zamanda, tüketici ve firmaların nasıl karar aldıklarını ve piyasada nasıl birbirlerinden etkilendiklerini araştırır. Makroekonomi ise faiz oranları, gayri safi yurt içi hasıla (GSYH), istihdam, işsizlik, enflasyon, toplam üretim gibi konularla ilgilenir.

2. Arz ve talep yasası: Ekonominin temel taşı

Bir ekonomide diğer her şey sabitken, bir ürün veya hizmetin arzı yükselirse fiyatı düşer, fakat bu ürün ve hizmete olan talep artarsa fiyat da artar. Basit bir çıkarımla, fazla mısır üretimi olduğunda mısır fiyatları düşer. Bunun tersi de geçerlidir.

3. Marjinal fayda

Bireyler genellikle bir nesneye ya da ürüne sahip olduklarında, o nesnenin değeri bireye olduğundan daha düşük gelmeye başlar. Bu nedenle ayda 1000 TL kazandığımızdaki 100 TL, ayda 10bin TL kazandığımız zamandan daha değerli olacaktır. Bu, fiyatların ayarlanmasında yaygın olarak kullanılır.

4. Gayri safi yurt içi hasıla (GSYH)

GSYH, bir ekonominin büyüklüğünün temel ölçüsüdür. Kavramsal olarak o ülke içindeki tüm çalışanların gelirlerinin toplamını veya o ülkenin milli gelirini ifade eder. Yani GSYH, üretilen tüm mal ve hizmetlerin piyasa değerinin toplamına eşittir. GSYH'nin bileşenleri ise aşağıdaki gibidir:

GSYH = Tüketim + Yatırım + Devlet Harcamaları + Net İhracat

Şu anda ABD, yaklaşık 19 trilyon 485 milyon dolar GSYH ile dünyanın en büyük ekonomisidir. Bu, ABD'de her yıl 19 trilyon 485 milyon dolarlık değer üretildiği anlamına gelir.

5. Büyüme oranı

Bir ekonominin büyümesi genellikle GSYH büyüme oranıyla ölçülür. GSYH, milli gelirin bir ölçüsü olduğundan, bu büyüme oranı, ortalama bir kişinin gelirinin her yıl nasıl büyüdüğünün kaba bir göstergesidir.

6.Enflasyon

Fiyatlar genel seviyesinde bir önceki döneme göre (çoğunlukla bir önceki ay veya yıl) gözlenen yükseliş yüzdesine enflasyon denir. Eğer fiyatlar genel seviyesinde bir düşüş olursa bu durumda da "deflasyon" terimi kullanılır. Dünyanın hemen her ekonomisinde az veya çok enflasyon yaşanmakta, hatta bazı ülkelerde enflasyon bir büyüme politikası olarak izlenmektedir. Bir ülkede enflasyondan bahsedilebilmesi için fiyatlardaki yükselişin tek veya bir grup üründe değil, tüm mal ve hizmetlerde yani fiyatlar genel seviyesinde yaşanması gerekir.

7. Faiz oranları

Bir borç anlaşmasının satışı sonucu elde edilen gelir oranıdır. Kısa vadede bu oran genellikle merkez bankaları tarafından belirlenir. Uzun vadede ise piyasa tarafından belirlenir ve enflasyon ve ekonominin uzun vadeli beklentilerine bağlıdır. Merkez bankalarının kısa vadeli oranları kontrol ettiği mekanizmaya, para politikası denir.

8.Faiz oranları ve büyüme ilişkisi

Faiz oranları ile büyüme arasında neredeyse ters bir ilişki vardır. Faiz paranın maliyetidir ve faizler yükseldikçe yatırım yapmak daha maliyetli hale gelir. Bu nedenle faiz oranları arttığında yatırımlar azalır ve ekonomik büyüme düşme eğilimine girer.

9. İş döngüsü

Ekonomilerin yükseliş ve düşüş dönemleri yaklaşık 7 yıllık döngüler halindedir. Döngünün başlangıcında hızlı bir ekonomik büyüme görülür, daha sonra zirveye ulaşılır, ardından durgunluğa (negatif büyüme ve/veya artan işsizlik dönemi) yol açan bir daralma olur ve sonunda tekrar bir genişlemeyle devam eder.

10. Fırsat maliyeti

Bir aktivite gerçekleştirdiğimizde, olası alternatifleriyle karşılaştırarak bu aktivitenin ne kadar iyi ve faydalı olduğunu analiz etme eğiliminde oluruz. Örneğin, bir tatil günü bir proje üzerinde çalışırken, ailemizle vakit geçirmek istiyor olabiliriz. Bu durumda mevcut planın yani çalışma planının alternatif plandan yani aileyle vakit geçirmekten daha çekici ya da kazançlı yönleri olmalıdır. Alternatifin bu değeri "fırsat maliyeti" olarak adlandırılır ve vazgeçtiğiniz şeyin değeridir. Bir başka yaklaşımla ayda 10 bin TL gelir elde ettiğiniz bir işi bırakırsanız, başlangıç ​​fırsat maliyetiniz yine ayda 10 bin TL olur. Kazancınız vazgeçtiğinizden daha yüksek olmalıdır.

Serbest Piyasa nedir?

Serbest piyasa, ürün fiyatının alıcı ve vericinin karşılıklı anlaşmasıyla belirlendiği, arz ve talebe hükumet tarafından müdahale edilmeyen piyasadır. Ekonomik faaliyet, tam rekabet şartları içinde serbestçe yapılır, ekonomik sorunların çözümünde müdahale değil, fiyat mekanizmasının kullanımı esastır. 

Süleyman Demirel, 1979 yılında Başbakanlık müsteşarlığında, göreve getirdiği Turgut Özal'a, yeni bir ekonomik istikrar programı hazırlama görevi vermiş ve bu program, kısa sürede hazırlanmıştı. 24 Ocak 1980'de kamuoyuna açıklandı. Böylece Türkiye'de serbest piyasa egemen oldu.

Serbest piyasa ile spot piyasanın birbirinden en büyük farkı, yapılan işlemlerin fiyatları olmaktadır. Bu farklar ise şu şekilde karşımıza çıkmaktadır. Spot piyasada fiyat belirleme işlemi anlık olarak belirlenir. Ancak serbest piyasada ise durum tam tersi şekilde gerçekleşir.

Ticari bir ürünü toptancısından veresiye aldıktan sonra değerinden daha aşağı bir fiyatla pazarda peşin olarak verme, spot piyasadır. Her ürünün spot piyasası vardır. 

Spot işlemler gerçekleşirken alıcı ve vericiler, yalnızca ellerinde bulunan varlıkları kullanabilir. Kaldıraç veya marjin işlemleri kullanılmaz. Kuyumcudan altın satın almak veya bankadan döviz almak birer spot işlem örneğidir. 

Ulaş'ta tarih yerle bir oldu 

1950'liyıllarda yapımına başlanan ve Alanya'nın gözdesi haline gelen Ulaş Dinlenme Parkı bakımsızlık nedeniyle atıl durumda. Dinlenme parkının son olarak denize bakan kısmında bulunan istinat duvarı çöktü. Yetkililerin, daha önce bölüm bölüm çöken istinat duvarına her hangi bir müdahale etmemesi ise tepkilere neden oldu. Çevreci kimliğiyle tanınan Yeni Alanya Gazetesi Köşe Yazarı Feyzi Açıkalın, istinat duvarının 1975 yılında çekilen bir fotoğrafını sosyal medya hesabı üzerinden paylaştı. İstinat duvarının önündeki plajın yıllar içinde yok olduğu ve duvarların uğradığı tahribat gözler önüne serildi. 

Konu ile ilgili Dim TV'ye açıklama yapan, Feyzi Açıkalın, "1956 yılında yapımına başlanan Antalya-Alanya arasındaki yol sırasında Karayolları Ulaş Dinlenme Parkı olarak inşa edildi. Bazı Avrupa ülkelerindeki sahillerde olduğu gibi yine bir istinat duvarı ile gayet hoş ve estetik bir şekilde yapıldı. O bölge bir yarımada şeklinde olduğu için orada kumsal vardı.

İstinat duvarının önündeki uzun kumsal Alanyalıların ve konukların orayı uzun süre plaj olarak kullandıkları bir yerdi. Zamanla bölgenin doğusuna ve batısına yapılan yapıldı. Dolayısıyla akıntılarla gelen kumlar oralarda takıldı ve kaldı. Böylece Ulaş'taki kumu da oralara sürükledi. Giden kum bir daha geri gelmedi. Oradaki kum azaldıkça dalgalar istinat duvarına vurmaya başladı. Orayı zedeledi ve çökmesine neden oldu. Çökmesinin bir başka nedeni de istinat duvarının üzerinde sonradan yapılan park yerleri, yapılan inşaatlar da oranın üzerine yük bindirdi. Bu da büyük bir hata zaten" diye konuştu.